Fidye Yazılımına Açılan Kapı: Çalışan Hataları ve Kurum İçi Riskler

Fidye yazılımları, şirketler için hızla yayılan, giderek karmaşıklaşan ve ciddi zararlar veren siber tehditler arasında yer alıyor. SearchInform Türkiye İş Geliştirme Uzmanı Elena Varol, özellikle çalışanların bu saldırılardaki rolünü ve şirketlerin kendilerini nasıl koruyabileceklerini anlatıyor.
Fidye yazılımı, bir cihaz ya da ağ sistemine sızarak dosya ya da sistemlere erişimi engelleyen ve karşılığında fidye talep eden zararlı bir yazılım türüdür. Son yıllarda bu tür saldırılar oldukça arttı. Güvenlik uzmanlarının %46’sı, yaşadıkları fidye yazılımı saldırılarının şirketlerine 1 ila 10 milyon dolar arasında zarara yol açtığını belirtiyor.
Daha çarpıcısı, kurbanların %84’ü fidyeyi ödemesine rağmen, sadece %47’si verilerine sağlam bir şekilde yeniden ulaşabildi. Yani para ödeseniz bile verilerinizi kurtaramayabilirsiniz.
Fidye yazılımları çalışanlar farkında olmadan veya bazen bilerek yardım ettiğinde sistemlere sızabiliyor. Peki, bu nasıl oluyor? Genellikle üç yolla:

  • Oltalama (phishing) e-postaları,

  • İçeriden kasıtlı yardım (referans sistemi),

  • Çalınmış kullanıcı bilgileri (şifreler vs.) ile.

Bu tür saldırıları önlemenin en etkili yolu, insan hatasını azaltmak ve çalışanların bilerek ya da bilmeden saldırganlara yardımcı olmasının önüne geçmektir.

1. Oltalama (Phishing) Saldırıları

Fidye yazılımı saldırılarının %52,3’ü, çalışanlara gönderilen zararlı e-posta ekleriyle yani oltalama yöntemiyle gerçekleşiyor. Bu e-postalar genellikle bir dosya açmanızı, bağlantıya tıklamanızı ya da QR kodu okumanızı istiyor. Gönderen kişi, çoğu zaman şirket içinden biri gibi görünür – örneğin patron ya da BT departmanından bir çalışan.
Siber güvenlik konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan personelin bu tür e-postaları fark etmesi oldukça zordur. Üstelik çoğu zaman antivirüs programları veya güvenlik duvarları da bu tehditleri tespit edemez.
Oltalama sadece e-postalarla sınırlı değil; reklamlar, pop-up bildirimler hatta güvenilir gibi görünen internet sitelerinde bile karşımıza çıkabiliyor.

Nasıl Önlenir?
Bu tür tehditlere karşı en etkili savunma yollarından biri, çalışanlara siber farkındalık eğitimi verilmesidir.
Bu eğitimlerin temel amacı; çalışanlara güncel siber tehditler hakkında bilgi vermek, güvenlik kurallarına uymamanın sonuçlarını anlatmak ve veri korumanın herkesin ortak sorumluluğu olduğu bilincini kazandırmaktır. Eğitimler tek seferlik değil, süreklilik taşıyan bir süreç olmalıdır. Bu nedenle periyodik bilgilendirmeler, webinarlar, eğitim oturumları ve e-posta bültenleriyle desteklenmelidir.

Eğitimlerde sadece teorik bilgi değil, pratik örnekler de yer almalıdır. Örneğin, bir saldırının nasıl gerçekleştiği, çalışanların bu saldırıları nasıl fark edebileceği ve özellikle bir e-postanın gerçekten kimden geldiğinin nasıl kontrol edileceği gibi konular açık ve sade bir dille anlatılmalıdır.
Bunun yanında, oltalama e-postalarını tespit etmeye yönelik özel yazılımlar da kullanılmalıdır. Bu yazılımlar; gelen e-postaları şüpheli gönderen adresleri, bilinen oltalama sitelerini ve dolandırıcılık belirtilerini tarayarak önlem almayı kolaylaştırır.

2. İçeriden Yardım (Referans Sistemi)

Bu tür saldırılarda bir çalışan, saldırganlarla iş birliği yaparak kurumsal ağı bilinçli şekilde fidye yazılımıyla enfekte eder ve bunun karşılığında para alır. Çalışana özel olarak oluşturulan bir bağlantı (referans linki), kurum içi bir cihazdan tıklanarak çalıştırılır.
Saldırganlar fidyeyi aldıktan sonra çalışana genellikle %10 gibi bir komisyon öder. Personel bunu sadece para için değil; işyerine olan kızgınlık, memnuniyetsizlik ya da başka kişisel nedenlerle de yapabilir.

  • Şirketlerin %65’i, çalışanlarının fidye yazılımı çeteleri tarafından iş birliği teklifleri aldığını söylüyor. Teklif edilen paralar genellikle 500 bin doların üzerinde, bazı çalışanlara 1 milyon dolar bile önerilmiş.

Nasıl Önlenir?
Bu tür durumların önüne geçebilmek için yalnızca dış tehditlere değil, iç tehditlere karşı da güçlü bir güvenlik altyapısı oluşturulmalıdır. Bu kapsamda DCAP (veri merkezli denetim ve koruma) ve DLP (veri sızıntısı önleme) gibi sistemlerden yararlanılabilir.

  • DCAP çözümleri, dosya sistemi denetimi yapar, hassas verilere erişimi sınırlar ve böylece fidye yazılımlarının değerli veriye ulaşma olasılığını azaltır. Ayrıca yalnızca belirli içerik türlerine sahip dosyaların yedeğini alarak akıllı yedekleme işlevi sunar.

  • DLP sistemleri, hassas bilgilerin kurum dışına sızmasını engeller. Özellikle ağ topolojisi veya kullanıcı bilgileri gibi fidye yazılımı operatörlerinin ilgisini çekecek verilerin dışarı çıkmasını önler. Ayrıca şüpheli iletişimleri tespit edip kayıt altına alarak, siber güvenlik uzmanlarının bu vakaları incelemesini sağlar.

3. Çalınan Kullanıcı Bilgileri

Fidye yazılımlarının bir diğer yaygın giriş noktası da ele geçirilen kullanıcı bilgileridir.
Çalışanlara ait oturum bilgileri saldırganların eline geçtiğinde, kurum ağı içinde rahatlıkla dolaşabilir, tüm cihazlara ve hassas verilere erişebilirler. Bu durum, fidye yazılımının ağa tamamen sızarak sistemleri devre dışı bırakmasına veya verileri şifrelemesine yol açabilir.
Genellikle aynı şifrenin hem kişisel hem de iş hesaplarında kullanılması, basit ve tahmin edilebilir şifrelerin tercih edilmesi ya da şifrenin masaüstüne not olarak yapıştırılması gibi ihmaller, bu bilgilerin saldırganların eline geçmesine neden olur.

Nasıl Önlenir?
İlk adım, tüm çalışanların uyacağı net ve kapsamlı bir bilgi güvenliği politikası oluşturmak olmalıdır. Bu politika; güçlü şifrelerin nasıl oluşturulacağı, şifrelerin güvenli bir şekilde nasıl saklanacağı ve mümkün olan yerlerde iki faktörlü kimlik doğrulama (2FA) kullanımına dair kuralları içermelidir. Ayrıca hangi yazılımların yüklenebileceği ve hangi bilgilerin gizli kabul edileceği (örneğin ticari sırlar, kişisel veriler vb.) açıkça belirtilmelidir.
Bununla birlikte, SIEM (güvenlik bilgisi ve olay yönetimi) sistemi de devreye alınmalıdır. Bu sistem, ağdaki olağan dışı davranışlarını tespit ederek anında alarm verir. Fidye yazılımı saldırısı sırasında bir kullanıcı hesabı alışılmadık bir şekilde davrandığında, sistem bunu hemen fark eder ve güvenlik ekibini uyarır. Aynı zamanda şifre deneme (brute force) girişimlerini de etkili şekilde algılayarak erken müdahale imkânı sağlar.


Sonuç

Fidye yazılımlar dış kaynaklı gibi görünse de, başarılı bir saldırı için genellikle içeriden biri – bilerek ya da bilmeden – sürece dâhil olur. Bu nedenle çalışan katkısını en aza indirmek adına kapsamlı bir iç güvenlik stratejisi oluşturulması şarttır.
Yukarıda bahsedilen teknolojik çözümler, güçlü bir siber güvenlik altyapısının temelini oluşturur. Ancak bu sistemlerin uygulanmasının yanı sıra, çalışanlara yönelik düzenli eğitimler de büyük önem taşır. Bu iki unsur bir araya geldiğinde, sadece fidye yazılımlarına karşı değil; aynı zamanda veri sızıntısı, iç dolandırıcılık, kurumsal bilgi hırsızlığı gibi birçok farklı tehdide karşı da etkili bir koruma sağlanmış olur.

About The Author

Reply